26 Nisan 2011 Salı

Bir Maceradır Anlatalım Dedik; Kısaca Erasmus

Merve Deveci

"Nasıl oralar iyi mi?, eğitim nasıl daha iyi değil mi? Hocalar nasıl ? dersler nasıl? iyi içmişsindir sen çakkaal?" yurtdışından Erasmus değişiminden döndüğümden beri genelde" kilo almışsın"la beraber en çok verilen tepkiler bunlar oldu. Ben de herkes gibi gitmeden önce bunları da merak ediyordum kültürle beraber. Sonuçta Avrupa'nın belki de en gelişmiş ve güçlü ülkesi olan Almanya'dan bol bol yanıtla da döndüm.

Öncelikle Erasmus için gitmek isteyenlere önerim; eğer akademik kaygılarınız varsa gittiğiniz ülkenin eğitim diline hakim olun ve baştan işi sıkı tutun derim. Sistem farklılıklarını önceden araştırın ve boşa düşmeyin. Örneğin ben biraz sonra bahsedeceğim sistem farklılıkları ve Almanca bilmememden dolayı pek başarılı olamadım tabi başarısızlığımın nedeni biraz da benim bir daha nerden geleceğim Erasmusa mantalitem de rol oynamıştır.

Seçeceğiniz ülkeden bağımsız olarak eğlenme, seyahat ve kültür tanıma gibi önemli erasmus öğelerinde başarılı olmanız tam olarak ordaki erasmus çevrenize bağlıdır, zaten muhtemelen zamanınızın çoğunu diğer Erasmus öğrencileriyle geçiriceksiniz ve size en çok katan şey bu olacak, bir çok kültür ve bakış açısı tanımak ufkunuzu ve vizyonunuzu en çok geliştiren şey olacaktır, özellikle insanla ilgili bir alanda çalışacak arkadaşlar için büyük fırsat. İnsanların aslında birbirinden hem ne kadar farklı hem de ne kadar aynı olduğunu bir daha ikna oldum Erasmusta. Birçok ülkeden, sadece Avrupadan da değil, Asya ve Latin Amerika'dan yurt daha doğrusu öğrenci evi arkadaşlarınız olur ve birlikte eğlenirken, muhabbet ederken veya bir konuda endişelenirken aslında gençliğin ne kadarda aynı olduğunu görmek güzel şey.

Eğitime gelirsek; önceleri eğitim de diplom gibi bizimkine benzeyen ve muhtemelen bizim şuanki sistemimizi onlardan aldığımız versiyondan Avrupa Birliği kararlarından dolayı yakın geçmişte şu an ki sistemine geçmiş Almanya. 3 sene lisans + 2 sene yüksek lisans ile yürütülen bu sistem 3 sene ana eğitimin verilmesi öngörülüyor ve 2 senelik master dönemine kabul ise neredeyse lisansla aynı oranda bu yüzden insanlar bu konuda zorluk çekmiyorlar ve mesleklerine daha yetkin bir şekilde başlıyorlar. Zaten 3+2 yani 5 senelik eğitim neredeyse standart olarak tüm öğrenciler tarafından tamamlanıyor.

Derslere gelirsek bir psikoloji öğrencisi olarak masterdan aldığım bir çok dersi de görünce Türkiye den daha kolay olduğunu söyleyebilirim. Zaten ağır bir ezberden ziyade bilgiye ulaşmayı öğretmeyi kavramış olmalılar. Dersler vorlesung denilen bizim genel derslerimize benzeyen dersler ve o derslerin altkonularına ya da daha spesifik alanlarına dair Seminar , yani öğrencilerin aktif bir şekilde sunum yaparak yürütülen dersler. Benim en zorlandığım nokta ise dayatılmaya alışkın bir insan olarak vize olmamasıydı dolayısıyla derslere finallere kadar hiç çalışmadım ve tabi alman disiplini böyle birşeyi muhtemelen öngöremezdi.

Öğrenci olarak orada ulaşabileceğiniz kaynak ve olanak buradan çok daha iyi, hertürlü araç gereç, kitap, makale, vb., bir öğrenci olarak aktif olmak istediğinizde, hem derslerde hem de sosyal meselelerde , çektiğiniz bir sıkıntı yok aksine destek var. Okulda 5 ay kalacak bir öğrenci olarak öğrenci konseyi seçiminde oy verme hakkımın olması veya sınav için gerekli olan 60 euroluk bir kitabı kütüphaneden hemen temin edebilip çalışabilmem, okulda parti yapılması ya da herhangi bir fikre dair broşür dağıtılması gibi bir çok açıdan örnek verilebilir.

Hoşuma gitmeyen kısımlar da vardı elbet; Almanya'nın psikolojiye bile getirdiği mühendisvari bakış, aşırı maddeye indirgemesi benim orada olası bir şekilde eğitimime devam etme şansım olsa bile muhtemelen gitmeyeceğim bir ortam yarattı. Bilim olduğunu kanıtlamak adına bu kadar biyolojiye indirgenen bir psikoloji anlayışı bana çok mantıklı gelmedi.

Bir Erasmus öğrencisi olarak bir yandan da asgari ücreti bizim hayaledemeyeceğimiz bir düzeyde olan bu ülkede gariban hayatı yaşamak gibi bir durumda var. Özellikle ailenize çok fazla yük olmak istemiyorsanız bayağı dikkat etmeniz gerekiyor, tabi yine de başka ülkeler görmekten geri kalmayarak.

Sonuca gelirsek, özellikle farklı kültürler tanımak ve bunlarla birlikte yaşamanın kendine birşeyler katacağına inanan arkadaşlar için değişim programları çok büyük bir fırsat. Çünkü görmeden, bir kere bile konuşmadan edindiğimiz o milletlere dair önyargılar en iyi ; görerek, tanışarak, konuşarak yıkılıyor. Belki de önyargının ülkemizi parçaladığı günlerde, bunun önemini kavramak daha önemli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder